Kadına yönelik şiddet küresel bir sorundur. Şiddetle ilgili mücadelenin bir parçası olan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından 7 Nisan 2011 tarihinde hazırlandı , 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzalandı, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Sözleşmenin hazırlanmasında ve İstanbul’da imzalanmasında Prof. Dr. Feride Acar ciddi çaba harcadı.
Sözleşmeyi 45 ülke ve Avrupa Birliği imzaladı. Avrupa Konseyi üyesi olmalarına rağmen Azerbaycan ve Rusya sözleşmeyi imzalamadı. Kısaca, İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen bu metin kadına yönelik ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir. İstanbul Sözleşmesi, imzacı devletlere toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde politikalar üretip uygulaması, bunu sağlamak adına daha fazla ekonomik kaynak ayırması, kadına yönelik şiddetin boyutu hakkında verilerinin toplanması ve kamuoyuyla paylaşılması, şiddeti önleyecek toplumsal zihniyet değişikliğinin yaratılması sorumluluğunu yüklemektedir.
Sözleşmede taraf devletler şiddet çeşitlerinin ve şiddetin kadın ve çocuklar üzerindeki etkisi hakkında halkın farkındalığını arttırıcı kampanya ve programları çeşitli kuruluşlar (örneğin, sivil toplum kuruluşları ve kadın dernekleri gibi) ile işbirliğiyle yaygınlaştırıp uygulanması yükümlülüğünü getirmektedir. Bu doğrultuda ülkedeki eğitim kurumlarının her düzeyde toplumsal farkındalığı oluşturacak müfredat ve izlencelerin takip edilmesi, şiddete karşı toplumsal bilincin sağlanması ve yaşanan şiddet süreçlerinde; şiddetin önlenmesi, kadın erkek eşitliği, mağdurların ihtiyaçları ve haklarının yanı sıra ikincil mağduriyetlerin önlenmesi konularında uzman kadroların oluşturulması gerekliliği belirtilmektedir.
İstanbul Sözleşmesi, imza atan devletleri hukukî olarak bağlar, kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlar. Sözleşmenin beş temel ilkesi; kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında etkili politikaların yaşama geçirilmesidir.
Türkiye İstanbul Sözleşmesini imzalayan ilk ülkelerdendir. Kasım 2011'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 247 milletvekilinden vekilden 246’sının kabul oyu, 1 vekilin çekimser oyuyla kabul edildi (6251 sayılı kanun) ve böylece Türkiye Sözleşmeyi Parlamentosunda kabul eden ilk ülke oldu.
Türkiye'de 2010-2019 yılları arasında kadın cinayetlerinin düşüş gösterdiği tek yıl, sözleşmenin imzalandığı yıl olan 2011 yılıdır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporlarına göre Türkiye'de 2010 – 2018 yılları arasında toplam 2996 kadın cinayeti oldu.
İstanbul sözleşmesi, erkek egemen bir toplum olan Türkiye’de özellikle tutucu taraflarca eleştirildi, siyasal bir malzeme olarak görüldü ve hükümet baskı altına alındı. Sonunda 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı cumhurbaşkanı kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözleşmenin feshedilmesine karar verildi. Sözleşmenin bir hükmü uyarında bu karardan 3 ay sonra 1 Temmuz 2021 tarihinde ülkemiz resmen sözleşmeden çekilmiş oldu.