Sıtma ilk çağlardan beri bilinen bir hastalıktır. Bu hastalık Roma İmparatorluğunda o kadar yaygındı ki, “Dea Febris” adında bir “Sıtma Tanrısı” (Ateş Tanrısı) yaratmışlardı. Sıtma ile sivrisinekler arasındaki ilişki de uzun yıllardır bilinmesine karşın, gel zaman git zaman sıtmanın sivrisineklerden bulaştığı unutuldu. Giderek hastalığın bataklıklardan çıkan kötü kokulu gazlardan kaynaklandığına inanılır oldu. Hastalığın adı da İtalyanca kötü hava anlamına gelen “malaria” oluverdi. Bugün biliyoruz ki, sıtma savaşının temeli, sıtmalı hastaları bulup tedavi etmektir. Sıtmalı hasta olmazsa, milyonlarca sivrisinek bile uçuşsa, hastalık bulaşamaz.
Türkiye’de ilk Sağlık Bakanı Dr. Adnan Adıvar, Bakanlığın politikalarını belirlerken bazı bulaşıcı hastalıklara öncelik verileceğini açıklamıştı. Bu hastalıkların başında sıtma geliyordu. Cumhuriyet döneminin ilk Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam da bu politikayı benimsedi ve ülkede bir felaket haline gelen sıtma ile savaşa birinci derecede öncelik verdi. 1925 yılında toplanan Birinci Milli Türk Tıp Kongresi'nde sıtma savaşı ayrıntılı biçimde tartışıldı. Bu tartışmalar bir yıl sonra çıkartılacak olan Sıtma Mücadele Kanunu'na temel oluşturdu.
O dönemde sıtma o kadar yaygındı ki, sözgelimi parazit endeksi (kan muayenesi pozitif olanların yüzdesi) Toros yöresinde, Mardin’de, İstanbul’da yüzde 80, Denizli’de yüzde 90, sıtmanın göreceli olarak az görüldüğü Trakya’da yüzde 30 dolaylarındaydı; sıtma nedeniyle doğumlar azalmış, çocuk ölümleri artmıştı; bazı köyler ortadan kalkmıştı, halk sıtmanın olmadığı yörelere göç ediyordu; İslam dininde cenazeleri erkeklerin kaldırması usul iken, erkekler yatak-yorgan yattıkları için cenazeleri hastalıklara karşı daha dayanıklı olan kadınlar kaldırmaktaydı.
İşte böyle bir ortamda Türkiye’de sıtma savaşı ciddi biçimde başladı ve günümüzde sıtma yok olma düzeyine kadar indirildi. Bu savaşın gizli kahramanları “sıtma sürveyans memurları”dır. Çünkü onlar, ülkeyi mahalle mahalle, köy köy, mezra mezra dolaşarak her kapıyı çaldılar ve hasta aradılar; Dünyaya aktif sürveyansın nasıl yapılacağını gösterdiler.
Binlerce yıldır insanoğlunu kıran sıtma hastalığı henüz yeryüzünden silinmiş değil, ama sona yaklaştığımızı söylemek kehanet olmaz. Birçok hastalık gibi sıtma da tıp ve insanlık tarihinin sayfalarına gömülecek, ama, sivrisinekler var olmaya ve uçmaya devam edecek. Elbette, ölüm saçmadan…